Bir filmi yalnızca okumak yetmez; yönetmenin hangi kuramlardan, ideolojilerden, felsefelerden… esinlendiğini anlayabilmemiz gerekiyor. Yönetmenin anlatmak istediği fikrin kaynağının ne anlama geldiğini bilmiyorsak, yönetmeni de anlayamayız. Bu yüzden iyi bir izleyici; ilgili tüm konulara en azından ucundan kıyısından hâkim olmalıdır ki çerçevenin hepsini görebilsin.
Okumalıyız, çok okumalıyız böylece bu sanatın aslında ne kadar büyüleyici olduğunu anlayabilelim.
Yazmış olduğum bu Sinesözlük sayesinde; yapımlarda (Filmler, diziler ve animasyonlar) en çok kullanılan kuramları sizler için derlemeye çalışacağım.
Sürekli ekleyip büyüteceğim bir yazı olacak. Sizlerin de eklemek istediği ilgili Sinesözlük bilgileri var ise yorumlara yazabilirsiniz.
Fütürizm (Gelecekçilik): Bu akımın temel amaçları; geçmişteki estetik değerleri ve gelenekleri bütünüyle reddetmek, dünyanın geleceğinin “Modernlik” olduğunu savunmak, ülkeleri geçmişin ağırlığından ayırıp modernleştirmek ve özellikle “Şehirleşmiş Medeniyet”, “Makineleşme” ve “Sürat” kavramlarını toplumsal hayatta bir temel hale getirmektir.
Konuyla ilgili bazı filmleri şöyle listeleyebilirim;
• İn Time – Zamana Karşı (2011)
• I, Robot – Ben, Robot (2004)
• 1984
• KLa Cité des Enfants Perdus – Kayıp Çocuklar • Şehri (1995)
• Minority Report – Azınlık Raporu (2002) diye uzayıp giden onlar film sıralayabiliriz.
Klasik Anlatı Sineması: Klasik anlatı sineması, terimi kökenini Aristoteles’in Poetika isimli eserinden alan anlatıya dayalı sinema biçimidir. Yapısal olarak ”serim, düğüm, çatışma, doruk nokta ve çözüm” aşamalarından oluşmaktadır.
Kült: Genelde başlangıçta küçük bir zümrenin dikkatini çekmiş olan, sadece bu grubun beğenisine hitap eden, yıllar geçtikçe bu kemik kitleyi daha da genişletebilen sanat eserlerine verilen bir sıfattır. İlgili filmler de çok kullandığım kelimedir.
Konuyla ilgili bazı filmleri şöyle listeleyebilirim;
• The Lord of the Rings: The Return of the King – Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü (2003)
• 12 Angry Men – 12 Öfkeli Adam (1957)
• The Godfather – Baba (1972)
• Forrest Gump (1994)
• The Matrix – Matrix (1999)
• Modern Times – Asri Zamanlar (1936)
• A Clockwork Orange – Otomatik Portakal (1971)
• Ladri di biciclette – Bisiklet Hırsızları (1948)
Liste sadece örnek içindir. ”En Kült Filmler” iddiası içermez.
Sembolizm (Simgecilik): Somut nesnelerin dış dünya ile arada ki bağı güçlendirip sağlamlaştırdığını düşünmektedir. Çevrenin insan üzerinde etkilerini çeşitli semboller ile beraber anlatmaya çalışmışlardır. Somuta karşı yönelim bu dönemin en büyük özelliğidir. Sanatta oluşum gösteren gerçekçilik, pozitivizm fikirlerinin insanın iç dünyasını sınırlandırıp daralttığını belirten sembolik sanatçılar, bu durumu reddedip insanın iç dünyasına, huzuruna, duygusuna ve hislerine yönelim göstermişlerdir.
Konuyla ilgili bazı filmleri şöyle listeleyebilirim;
• Nocturnal Animals – Gece Hayvanları (2016)
• The Platform (2019)
• The Fall – Düşüş (2006)
• Black Swan – Siyah Kuğu (2010)
Dipnot: Konuyla ilgili örnek filmler yazmış olsam da sinema bir görsel sanattır. Buna bağlı olarak sembolizm içermeyen film neredeyse yoktur. Bazı filmler bunu öylesine güzel yapar ki size sadece hayretle anlamlandırmak kalır.
Metafor: Metafor özellikle edebi çalışmalarda yer alan mecaz anlatımdır. Bir şeyi anlatırken doğadan ve başka bir şeyden alınan güzel bir benzetme olmaktadır. Genellikle güzel olanı anlatırken başka alanda güzelliği ile bilinen bir şeye atıfta bulunmak metafor olarak nitelendirilmektedir. Metafor anlatımı güçlendirirken, aynı zamanda sanatsal bir değer de kazandırmaktadır.
Yönetmenler metafor yapmaya bayılırlar çünkü anlatılmak istenileni direkt olarak anlatmaktan hoşlanmazlar, seyircisinin onu okumasını, tanımasını isterler.
Kültür Endüstrisi: Kendiliğinden gelişmeyen, standartlaştırılan, kasıtlı olarak tüketicisini belirleyen, kitlelere verilmek üzere üretilen ve hedef kitlelerce tüketilen, bireyler üzerinde edilgenleştirici etkiye sahip, aslında gerçekte var olmayan bir kültür üretmektedir. Adorno’nun da belirttiği gibi, “endüstri” terimi bilinen anlamıyla ele alınmamalıdır. Terim direk olarak üretim sürecini değil, kültürel ürünün standartlaştırılmasını ve paylaşım (dağıtım) sürecinin rasyonelleştiğini göstermektedir.
”1984” filmi en güzel örneklerindendir.
Kuantum Teorisi: Kuantum fiziğinin temelinde elektronların aynı zaman dilimi içerisinde birden fazla yerde olma teorisi yer alır. Kuantum fiziğine göre, hem elektronlar hem de atom altı parçacıkları, temel fizik kurallarının öngördüğünden farklı hareket edebilir. Ortaya atılan bu teoriyi ise bilim kurgu filmleri çok sever çünkü oldukça ”kullanılabilir” bir teoridir ve herkesçe ulaşılabilir veya bilinebilir bir bilgi olduğundan hikayenin temeline koymak oldukça risksizdir.
Son yıllarda bu konuyu derinlemesine işleyen ”Tenet” filmi olsa da tabii ki favorim ”Interstellar-Yıldızlararası” olacaktır.
Kuantum teorisine örnek bir kaç film daha ekleyecek olursam;
Mr. Nobody (2009)
Coherence-Paralel Evren (2013)
Predestination-Zamanın Ötesinde (2014)